AÇIK ÇAĞRI #1 PROJE #17
KURMACADIŞI YAZARLIK ATÖLYESİ
Sonradan Gelir Ferahlığı: Simge Pınar’ın “Sevgideğer” Albümü
Cansu Demirer
Bu yazı, 5harflilerin düzenlediği Kurmacadışı Yazarlık Atölyesi’nin Mart 2022'de Mersin D5 Sanat Ortamı ev sahipliğinde gerçekleşen oturumları sonucunda kaleme alınmıştır.
Birkaç sene öncesi… Annemle bir Kızılay-Çiğdem dolmuşunda yan yana oturuyoruz. Bir anda anneme bakıyorum, nereden çıktıysa, “Bu aralar kendime dair çok düşündüğümü fark ediyorum. Kendimle yeni tanışıyormuşum gibi bir his. Bu, yaşla gelen bir şeyle ilgiliyse eğer otuzları seveceğim sanırım.” diyorum. Annem dönüyor, “Sen bi’ de kırkları gör. Başkalarının kafanda yer etmiş seslerini biraz olsun kısıp kendi sesini duymanın ne demek olduğunu kırklarımda anlamıştım. Kırklar çok güzel asıl.” diyor. Susuyoruz.
Birkaç sene sonrası… Bir Karaköy-Kadıköy vapurunda tek başıma oturuyorum. Aklımda annemle yaptığımız dolmuş yolculuğu, kulağımda bir Simge Pınar şarkısı: “Kendim olmalıyım / Kendim olmalıyım / Kendim dediğim neyse onu bulmalıyım / Sonra bi’ güzel / Sonra bi’ güzel / Sonra bi’ güzel oynamalıyım”
Simge Pınar’ın Mart ayında çıkan son albümünün sadece adı bile “Bir kadının kendini sevmesi devrimdir.” sözünü doğrularcasına bir devrime işaret ediyor: “Sevgideğer”
Pınar, albümde yalnızca kendi hikayesini anlatmakla kalmıyor. “Sende gördüğümü görebilsen / Eşsiz güzelliğini fark edebilsen” diyerek onu dinleyenleri de cesaretlendiriyor. Simge Pınar, herkesin biricik ve kendine özgü düş bulma yolculuğuna çıkmasını niyet ederken ben de bir vapurda iki albümün gözümde birbirine eklemlenmiş yolculuğuna çıkmaya niyet ediyorum.
Kulağımda “Peşindeyim” çalarken, 2019 yılında yayınlanan “Güzel Şeyler” albümünde yeni bir ayakkabı bile deneyesi olmayan ürkek bir kadının yerini bu defa bedeninle dolaşan ateşin peşine düşmüş, bunu cesurca söyleyen bir kadın alıyor. Arzusunun peşinde ama kendisiyle kaldığı zaman kendisiyle kadeh tokuşturarak yalnızlığını kutlayan bir kadın. (Bkz. Yalnızlık Cesaret İster) Biraz düşününce Simge Pınar’ın bu yolculuğunun işaretlerini “Sangria” şarkısında “artık daha yaşlı ve dönük kendime” diyerek verdiğini fark ediyorum.
Vapur ilerliyor, şarkılardan “Gözünde Yaşıyorum”. Bu defa ilk önce ilk albümden “Siz Beni Seviyordunuz” şarkısı geliyor aklıma, hemen ardından da bir başkasının dünyasının etrafında dönüp durma isteği duyarken kendi önemini onun gözünden ölçme yanılgısı… Kalbim sızlıyor biraz… Sonra tüm kırgınlığına rağmen “Siz beni seviyordunuz bayım.” diyerek edilen çekingen sitemler başka bir şeye dönüşüyor: Kendisine şefkat duyan, değerini “onun” hisleriyle değil kendisi belirleyen, aksine karşı tarafın sevme yetisini cesurca sorgulayan bir sese… Bu, aslında ilk albümde yer alan “Yeni Bir Hayat” şarkısında söylediğine benziyor: “Birinci bölüm; büyük ümitler geçti / İkinci bölüm; küçük hakikatler öğrendim”. Kalbimin sızısı biraz olsun hafifliyor sonra.
Kendi hayal kırıklıklarım, yenilgilerim, öfkem, sevgim, cesaretim Simge Pınar’ınkine karışmış haldeyken iskeleye yaklaşıyor vapur. Hayata, iktidara, yeni yıla, yolu birlikte yürüdüğü ya da yürüdüğünü sandığı insanlara, eski sevgililere, en çok da kendisine hak ettiğinin bu olmadığını üstü kapalı sözlerle anlatmaya çabalayıp duyulmadığını fark ettiğinde insanın Simge Pınar gibi bam güm söylemeye başladığını düşünüyorum bu esnada…
Vapurdan inerken kendisine bu yolculuk için teşekkür ediyor ve ekliyorum: Bi de kırkları görelim be Simgeciğim. Kırklar çok güzelmiş. Annem öyle diyor.