Yuva Sergisi
Mayıs 2024
İSTANBUL
Yuva Sergisi disiplinlerarası bir buluşma alanı olarak kurgulanmış; açık dersler, atölyeler, sanatçı konuşmaları ve etkileşimli performans işleriyle desteklenen İstanbul merkezli bir sanat projesi haline gelmiştir. “Ev”i kavramsal düzeyde dünyaya, bedene, şehre ve ötekiye yeniden bakış olarak ele alan projede; deneyimsel yaklaşımla kimliklerin, objelerin, meselelerin ve ritüellerin en alışılageldik biçimde “ev”de bir araya gelmesi, evden eve çoğalan bir anlam yakalanması amaçlanmıştır.
Kolektif sanat üretimiyle oluşan Yuva; iklim, yerleşim, kimlik ve beden temaları üzerine çalışırken lokal/global, yerleşik/evsiz, içeri/dışarı, yerli/göçmen ve güvenli/ güvensiz ikiliklerini işaret eden bir anlatı oluşturuyor. Özgürleştirici ve iyileştirici alanlar oluşturmayı hedefleyen proje; farklı kaynaklar ve perspektifler arasında ilişki kurmamızı sağlarken, domestik ve gündelik davranış şekillerinin eleştirel temsilleri ile yeni yaşam biçimleri önermeye çalışıyor. Bu doğrultuda da; artık kemikleşmiş birçok edilgen yapı ele alınırken, kişisel deneyimlerin toplumsal dışavurumu ve kolektif hafıza ön plana çıkıyor. Egemen güç ekseninde şekillenen dinamikler, işgaller, opresyon ve yıkım ise bu belleğin yadsınamaz bir parçası olarak sergiye konu oluyor. Bu dinamikler karşısında Yuva, kolektif pratiği ve varoluş amacına uygun biçimde şiddetsiz direniş pratiğini yaygınlaştırmayı amaçlıyor.
Ev teması doğrultusunda mekana tanıklık etmeyi ve deneyimlemeyi önceliklendiren küratoryel yaklaşım, mekana özgü nitelikler taşıyan ve uzamsal ilişkiler kurduran işlere yer veriyor. Bu yaklaşımın bir uzantısı olarak; pandemi sürecinde askıya alınan mekan-insan ilişkisi sonrası güven, konfor, tekinsizlik, yabancılaşma ve birliktelik kavramları etrafında mekana yeniden bir bakış tasarlanıyor.
Arşivsel ve kurmaca çalışmaları bir arada bulunduran sergi, İstanbul odağında soylulaştırma, çevresel kontrol, sınırlar ve ekolojik meseleleri tartışmaya çalışırken; hem dökümantasyon hem de performatif işlerle “yuva”yı kuir yerleşim, atanmış/seçilmiş aile, örgüt, kadın statüsü ve domestik demografi üzerinden de ele alıyor.
“Yuva”, bütünleşen ve ayrışan tüm özneleri kapsayıcı bir yaklaşımla, sansürsüz ifade ilkesi ve deneyimsel bir sanat pratiğiyle kolektif bir ev inşa etmeye davet ediyor.